Dalai Lama’nın belirttiği gibi “İnsanlar sevilmek, materyalist şeyler kullanılmak için yaratılmıştır. Dünyadaki kaosun sebebi, tam tersinin olması ve insanların kullanılması, maddi şeylerin sevilmesidir.”
Yaşadığımız dünyanın ve toplumların daha fazla tüketmeyi, bencilliği, yalnızlığı teşvik ettiği ortadır. Yalnızlaştıkça mutsuz hissedeceğiz, mutlu olmak için daha çok tüketeceğiz. Sistemin bir parçası olarak kalmak için maneviyatımızı kaybetmek ve materyalist olup, sonunda köleleşmek amaçlanmaktadır.
Öte yandan hayattan maddi anlamda beklentilerimiz ve hedeflerimiz olması tabi ki çok normal. Ancak bu hedeflere ulaşma yolundayken, birlikte çalıştığımız iş arkadaşlarımıza, ortaklarımıza, sınıf arkadaşlarımıza, alışveriş yaptığımız mağazanın çalışanına, gün içinde karşılaştığımız insanlara nazik davranmak, yapıcı olmak, mümkünse küçük bir gülümseme bir o kadar önemlidir. Sevdiklerimizle ve etrafımızdaki insanlarla bağlantıda kalmak bize bu yolculukta asıl değerlerimizi de yanımızda taşıdığımızı hatırlatır. Çünkü insani tarafımızdan uzaklaşmak en çok bizi mutsuz eder, ve asıl kaos farkına varmadan iç dünyamızda tatminsizlik olarak kendini gösterir.
İşte bu nedenle, yenidünya sisteminin yarattığı tatminsizlik çıkmazından kurtulmanın ve kaosu engellenmenin tek yolu, insani tarafımızdan uzaklaşmamak ve değerlerimizi korumak olacaktır.